İklimsel veya endüstriyel felaketlerin birçok kurban bıraktığı çeşitli durumlarda, EKA suçu yerel işçilere veya yapılara, doğa olaylarının “öngörülemezliğine” veya şu ya da bu teknisyenin "sorumsuzluğuna" atan hükümetlerin, politik veya ekonomik yöneticilerin timsah gözyaşlarını sistematik olarak açığa çıkarıp kınamıştır...
"Marksçı yöntem, yeni sanatın gelişimini tahmin etmek, tüm kaynaklarının izini sürmek, en ilerici eğilimlere yolun eleştirel bir şekilde aydınlatılmasıyla yardımcı olmak için bir fırsat sunar, ancak bundan fazlasını yapmaz. Sanat yolunu kendisi, ve kendi araçlarıyla çizmelidir." (Troçki, Komünistlerin sanata yönelik politikası, 1923) “Kültürün en karmaşık, en hassas ve aynı zamanda en az korunan parçası olan sanat, burjuva toplumunun gerilemesinden ve çürümesinden en çok zarar görendir." (Troçki, Çağımızda Sanat ve Politika, 1938)
Bu dizinin ilk bölümünde sermayenin solundaki ve aşırı solundaki partilerin kapitalizmi "yeni bir topluma" dönüştürme programlarının, kapitalizmin idealize edilmiş bir yeniden üretiminden başka bir şeye yol açmadığını gördük.[1] Daha kötüsü, bunların sunduğu işçi sınıfı tanımı
Sol Komünist devrimci örgütlere zarar veren unsurlardan biri, militanlarının çoğunun daha önce sermayenin sol ve aşırı solundaki parti ya da gruplarından (“Sosyalist” ve “Komünist” partiler, Troçkizm, Maoizm, resmi anarşizm, Syriza ya da Podemos'un sözde "Yeni Sol "u vs) gelmiş olmalarıdır. Hiçbir militanın tam ve hemen bir netliğe kendiliğinden varamayacağı için bu durum kaçınılmazdır.
Bilan’daki (İtalyan Komünist Partisi’nin Sol Fraksiyonu’nun Fransızca yayın organı) yoldaşlar bu yazıyı yazdığında Avrupa’nın birçok ülkesinde faşist hükümetler iktidardaydı. Hitler henüz 1933’de Almanya’da iktidara gelmişti. Ama İtalyan Komünist Fraksiyonunun sol kanadını oluşturan yoldaşlar panikleyip, sadece Stalinist veya sosyalist partilerin değil 1920’lerde Komünist Enternasyonal’in yozlaşmasına karşı duran diğer akımlar, örneğin Troçkistlerin kapıldığı gibi, ‘anti-faşizm’ çılgınlığına kapılmadılar. Bilan bu yazıda İspanya İç Savaşında gerçekleşecek olan bir kehanete karşı net ve...
Türkiye'deki bazı yoldaşların, Türkiye ve Suriye'yi vuran depremle ilgili olarak yaptığı açıklamayı burada yayınlıyoruz. Resmi ölü sayısı şimdiden 21.000'i geçti ve ilk depremden sağ kurtulan ancak şimdi açlık, soğuk ve hastalıkla karşı karşıya olanları da sayarsak, sayının tırmanması muhtemel. Yoldaşların bu korkunç olaylara verdikleri hızlı tepkiyi selamlıyoruz. Açıklamanın da gösterdiği gibi, bu "doğal" afet, insanları tamamen yetersiz ve dayanıksız konutlarda yaşamak zorunda bırakan kapitalist kâr ve rekabetin duygusuz talepleri nedeniyle çok daha ölümcül hale gelmiştir. Depremin yıkıcı...

Sayfalar